Abonelik sistemi; Spotify, Netflix, Amazon Prime, Twitch, Youtube veya herhangi bir oyun veya başka bir uygulama ile IOS ve Android platformlarında da karşımıza çıkıyor. Ayrıca yazılımlar ve oyunlar dışında e-ticaret platformları da bu iş modelini nasıl uygulayabilecekleri konusunda iş geliştirme ekipleriyle kafa kafaya veriyorlar.
Aynı zamanda; “30 gün ücretsiz deneyin” gibi vaatlerle günümüzün popüler bir satış tekniği olan ve markaların pazarlama statejilerinde de ön plana çıkarak reklam kampanyalarında ürün vaadi olarak da sıkça kullanılan abonelikler; girişimcilik fikirlerinin iş modellerine dönüşme aşamasında da en önemli gelir modellerinden biri olarak ön plana çıkıyor.
Telekomünikasyon, paralı TV & uydu platformlarının da ötesinde de artık; Patreon, Youtube Katıl butonu gibi uygulamalarla kişilere, yaratıcı sektör profesyonellerine ve sanatçılara bile abone olabileceğiniz bir dünyadayız. Aboneliklerin; verimlilik sağlaması, israfın ve gereksiz üretimin önüne geçmesi gibi avantajlarını sıralayabiliriz. Peki abonelik modellerinde bedava mı, uygun fiyat mı, yoksa kaliteli ürünün ön plana çıktığı bir model mi doğru?
Kreatif strateji direktörü olarak bir reklam ajansında yönetici olarak çalışan, üniversitede pazarlama dersleri veren ve aynı zamanda pazarlama doktorasına devam eden sevgili Suphi Sarıgöllü ile, günümüzün en önemli gelir modellerinden olan abonelik sistemleri, streaming platformları ile arka plana çekilen “koleksiyonerlik” ve “Google, Apple gibi markaların sahibi olduğu IOS & Android platformlarının koyduğu kurallar doğrultusunda sebep olduğu tekelleşme” konularına kadar bu başlıklara ilgi duyan herkes için ufuk açacağına inandığım bir sohbete imza attık.